Arum zambağı büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Ancak bu güzellik, böcekler için hazırlanmış mükemmel bir tuzağı da içinde barındırır. Tuzağın amacı sanılanın aksine beslenmek değil neslini devam ettirebilmektir. Arum zambağı büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Ancak bu güzellik, böcekler için hazırlanmış mükemmel bir tuzağı da içinde barındırır.
Tuzağın amacı sanılanın aksine beslenmek değil neslini devam ettirebilmektir. Zambak çiçeği, spadiks adı verilen çubuk biçiminde bir başağa sahiptir. Başağın etrafı spata olarak adlandırılan beyaz bir yaprak tarafından çevrilidir. Bitkinin çiçeklenen bölümü, beyaz yapraksı yapının içinde başağın dip tarafında yer alır. Burası dışarıdan görülmez. Çiçeklenmenin gerçekleştiği yer dikkatle incelenecek olursa dört bölümle karşılaşılır. Bu bölümleri aşağıdan yukarı olmak üzere şöyle sıralayabiliriz:
1- Dişi çiçekler,
2- Dikenli kısır çiçekler,
3- Erkek çiçekler,
4- Dikenler.
Tozaklanarak üremeye hazır hale gelince, bitkinin metabolizması hızlanmaya başlar ve bitkinin bünyesinde daha önceden üretilmiş olan özel bir asit (glutanamik asit) parçalanır. Bu parçalanma sonucu başağın dışta kalan bölümü ısınır ve keskin kokulu amonyak (NH3) gazı yaymaya başlar. Bitkilerin büyük bir çoğunluğunda kimyasal tepkimelerden ortaya çıkan ısı dışarıya verilmez. Vücut içerisinde farklı kimyasal tepkimeler için kullanılır. Bu konudaki istisnalardan biri arum zambağıdır. Arum zambağındaki yukarıda bahsi geçen ısınma kimyasal tepkimesi yıl içinde tek bir günde, üstelik o belirli günün sadece gündüzün aydınlık olduğu saatlerde gerçekleşir. Başağın ucundan yayılan ısı ve gaz birçok böcek için cezbedici özelliktedir.
Bu nedenle tepkime sonunda birbiri ardına farklı türlerde böcekler çiçeğe çekilir. Başağın yüzeyi yağlıdır. Bu nedenle başağa gelen böcekler kayarak aşağı başağın dibine düşerler. Burada dişi çiçeklerin üzerinde salgılanan şekerli sıvı ile karşılaşır ve onunla beslenirler. Gece olunca erkek çiçekler açılır ve böcekler adeta bir polen yağmuruna tutulurlar. Sabah olunca da başağın üzerindeki dikenler bükülerek böceklerin dışarı çıkmasının sağlayan bir merdiven işlevi görürler. Merdivenden tırmanan böcekler, özgürlüklerine kavuşur kavuşmaz dölleyici polen yükleriyle birlikte başka bir zambağa giderler.
Arum zambağı bir fizik ya da kimya mühendisi değildir. Endüstri ürünleri tasarımcısı da değildir. Ama yine bu üç meslek grubunun birikimiyle oluşturulabilecek bir mekanizmaya sahiptir. Bu mekanizmanın her noktası inceden inceye planlanmıştır. Mekanizmayı oluşturan parçalardaki bir eksiklik ya da sıralamadaki en küçük bir hata Arumun bir daha üreyememesi ve neslinin sona ermesi ile sonuçlanacaktır. Arumun tuzağı aşama aşama incelenecek olursa bu tuzağın ne kadar mükemmel bir tasarım ürünü olduğu daha iyi anlaşılacaktır:
1- Glutanamik asidin üretilmesi.
2- Bu asidi parçalayacak olan Dinitro Fenol adlı kimyasalın üretilmesi. Bu iki basamağın gerçekleştirilebilmesi için, amaca uygun sayıda atomun, uygun sırada dizilmesi,
3- Glutanamik asit yoluyla bütün bitkiler ısı çekerken Arumun ısı salmasının sağlanması gerekir.
4- Isı salmanın zamanlamasının doğru olması, ısı salma zamanını belirleyen bir sistemin var olması. Bu aşamada zamanlama çok önemlidir. Örneğin dikenlerin merdiven şeklini almasından sonra ısı salmanın hiçbir anlamı olmayacaktır.
5- Böceklerin döllenmenin gerçekleşeceği yere gelmesi için başağın üzerinde kaygan nitelikte bir sıvının üretilmesi. Bu salgıdaki bir hata sıvıdaki kayganlık özelliğinin yitirilmesine hatta yapışkan olmasına yol açabilir ki bu da zambağın sonu demektir.
6- Böcekleri başağın dibine çekerek orada tutmaya yarayan şekerli sıvının üretilmesi.
7- Böcekler buraya geldikten sonra (daha önce değil) polen yağmurunun başlaması.
8- Tam zamanı geldiğinde dikenlerin bükülerek merdiven formunu alması ve böceklerin çıkışına izin vermeleri. Dikenler bu formu oluşturamazlarsa böcekler dipte hapis kalacaklar ve polenleri diğer zambaklara ulaştıramayacaklardır.
Arumun tuzağını mühendislerin ya da bilim adamlarının bir araya gelerek tasarladığını iddia etmek şüphesiz akıl karı değildir. Peki ya tüm bunların birbiri ardına gerçekleşen tesadüflerle oluştuğunu söylemek? Şüphesiz böyle bir iddianın ilkinden daha tutarsız olacağı çok açıktır. Aklıselim her insan kabul eder ki, bir yerde işleyen mükemmel bir düzen varsa, bu düzen mutlaka biri tarafından önceden hazırlanmış olmalıdır. Planlayan, tasarlayan ve uygulayan olmadan düzen olmaz. Şüphesiz Arumdaki bu mükemmel tasarımın sahibi de yerle gök arasındaki tüm canlıları yaratan ve tüm işleri düzenleyen Allah‘tır.
Kaynaklar:
David Attenborough, The Private Life of Plants, Princeton University Press, Princeton, New Jersey, s.